Go 4000 yıl önce Çin’de ortaya çıkmış ve M.S. 800’lü yıllarda Japonya’ya ulaşmıştır. Asyalı oyuncular günümüze kadar oyun üzerinde çok yol katetmişlerdir. Go Batı’ya ise ancak 1800’lerin sonlarında gelmiştir. Mantıksal yapısı ve kurgusuyla göre Go oyunu zamana karşı sınavında başarılı olmuştur. Günümüzde halen orijinal haliyle dünyanın en eski oyunu olarak yaşamaktadır.
Go oyunu şans öğeleri içermeyen bir beceri oyunudur. Her iki oyuncu da diğerinden daha fazla alanı kontrol altına almak ve ele geçirmek ister. Karar vermede kalite seviyesi her zaman oyunun sonucunu belirler. Bütün oyunlar tahta üzerinde görülebilmektedir. Avanslı oyunlar hariç oyun boş bir tahta ile başlar. Oynanmakta olan oyun canlı ve heyecan vericidir, her iki oyuncu da pozisyonlarda üstünlük sağlamaya çalışırken bir yandan da çarpışmadan çarpışmaya atlamaktadır.
İlk hamleden itibaren her iki oyuncu da benzersiz bir şekil inşa eder. Gerçekten de kişisel tercihlerin rol oynayacağı o kadar çok durum vardır ki, bir Go oyununun asla tekrarlanamayacağına inanılır. Çünkü Go oyununda esir alınıp alınmama durumlarına göre 4,5×10 üzeri 397ya da 9,3×10 üzeri 567 kadar olası oyun vardır.
Bir Go oyunu kişinin içsel yaratıcılığından kaynaklanan ve tahta üzerinde oluşturduğu şekillerin önemiyle fark edilen mükemmel bir sanatsal karmaşıklığa ulaşabilir. Go, kazanmak ya da kaybetmekten çok estetik bir maceradır. Bununla birlikte her oyunda, “yin ve yang” gibi her bir oyuncu bir nebze kazanır diğeri de bir nebze kaybeder. Oyunun sonunda her iki oyuncu da bir şeyler başarmanın verdiği mutluluğu paylaşabilir.
Go tahtası üzerindeki oyun kişilerin denge ve uyum için gerek ruhsal gerekse pratikteki çabalarını yansıtmaktadır. Tahta üzerindeki başarı, içsel oyundaki başarı ile bağlantılıdır. Go kaçınılmaz bir şekilde bir oyuncunun yoğunlaşma kabiliyetini geliştirir. Oyunun zorlayıcı dinamikleri oyuncuyu tamamen içine çekme eğilimindedir.
Go’nun basit kurallarından ortaya çıkan durumlar o kadar karmaşık hale gelirler ki, bu oyunu oynayabilen bir bilgisayar programı yapma girişimleri boşa çıkmaktadır. Açıklanan görüşlere göre bilgisayarların yakın gelecekteki bir zamanda profesyonel bir Go oyuncusuna meydan okuyabileceği şüphelidir. Etkili bir Go stratejisi son derece kurnazlık içermektedir. Örneğin, bir oyuncu rakibini bir küçük zaferler serisi içine çekerek kandırabilir, böylece daha az açık olan ama daha büyük bir zaferi garantileyebilir. Açgözlülük ve bilinçsizce yapılan bir saldırganlık genellikle çöküşle noktalanır. Kolay bir çözüm o an başarılı olabilir ama ilerde ciddi bir engel oluşturacaktır. Yanlış hesaplamalar çok nadiren bir sonuç getirirler, başarı daha ziyade etkili bir şekilde zor durumlardan sıyrılabilmeye ve saldırıları şevkle püskürtmeye dayanır. Yüksek seviyeli oyunların ortaya çıkması için gerekli olan yargılama ve bütünsel düşünme yeteneği, var olan bilgisayar programlarını tecrübeli oyuncular karşısında sanal bir ümitsizlikle baş başa bırakmaktadır.
Go elbirliğiyle ortaya çıkan bir teşebbüstür. Oyuncuların iddialı bir oyunun heyecanını yaşayabilmeleri için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Eğer rakip güçlü bir mücadele istemezse herhangi bir oyun da yapılamaz – hayal kırıklığı yaşanmaz ama fırsatlar da oluşmaz, risk olmaz ama ödül de olmaz –. Geleneksel olarak, Go oyuncuları rakiplerine değer verirler ve bir oyuna saygı ve kibarlık eşlik eder.
Belki de en önemlisi Go’nun arkadaşça bir müzakere, teklifler ve karşı teklifler içeren iki insan arasındaki iletişim aracı olmasıdır. Yapılan her hamle oyuncunun yapabileceği en iyi beyanatıdır ve her biri bütün kompozisyona verdiği cevabıdır. Her oyun basitçe ya da kurnazlıkla cevaplanabilir, yeni öneriler getirilebilir ya da yeni alanlar keşfedilmeye başlanabilir. Etkileşimlerden doğacak potansiyel karmaşa sınırsız gibi görünmektedir.
Her seviyeden oyuncu Go’dan zevk alabilir. İki acemi oyuncu iki tecrübeli oyuncunun yaşadığı kadar heyecan yaşayabilir. Bir Go oyunu oyuncuların duygularında inanılmaz aralıklarda değişimlere yol açabilir.